Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Dünyanın En Büyük Akvaryumlarında Yolculuk

Hayal edin… Kendinizi dünyanın en büyük akvaryumlarını gezerken buluyorsunuz. Cam tünellerin içinden geçerken çevrenizi saran dev balina köpekbalıkları, manta vatozları ve rengarenk tropikal balıklar adeta bir sualtı cennetinde olduğunuzu hissettiriyor. Şimdi, bu büyüleyici yolculuğa birlikte çıkalım!

Chimelong Ocean Kingdom (Zhuhai, Çin)

Uzakdoğu’nun gizemli sularına bir yolculuk… Çin’in Guangdong Eyaleti’ndeki Zhuhai şehrine adım attığınızda, dünyanın en büyük akvaryumlarından biri olan Chimelong Ocean Kingdom’dasınız.

Giriş kapısından içeri adım attığınız an büyüleniyorsunuz. Dev bir kompleks sizi karşılıyor. İçeri girdiğinizde adeta başka bir dünyaya geçiş yapıyorsunuz. “The Whale Shark Exhibit” olarak bilinen, dünyanın en büyük akvaryum tankı sizi çağırıyor. 48,8 milyon litre su kapasitesi ve 20.000’den fazla deniz canlısı burada bir arada.

Dev camın önüne yaklaşıyorsunuz. Balina köpekbalıkları zarif hareketlerle süzülüyor, etrafında dönen manta vatozları adeta sualtı baleti sergiliyor. Her yöne bakıyorsunuz; deniz kaplumbağaları, köpekbalıkları, renkli mercan balıkları… Görsel bir şölenin ortasındasınız.

Gözlem penceresi o kadar büyük ki, etrafınızdaki insanlar bile küçük birer silüet gibi görünüyor. Dünyanın en büyük akrilik paneli sayesinde, sualtının her detayını net bir şekilde görebiliyorsunuz. Suyun sakinliği, balıkların zarif hareketleri ve ışık gösterilerinin büyüsüyle kendinizi bir rüyanın içinde buluyorsunuz. 2023 yılında 12,52 milyon ziyaretçi burayı keşfetmek için gelmiş. Ve şimdi siz de o büyülü deneyimi yaşıyorsunuz.

Georgia Aquarium (Atlanta, ABD)

Atlantik Okyanusu’nun büyüsünü keşfetmek için Atlanta’dasınız. Kapıdan içeri adım attığınızda, dünyanın en büyük akvaryumlarından biri olan Georgia Aquarium sizi karşılıyor.

Balina köpekbalıkları ve beluga balinaları gibi dev türlerin arasında yürürken, her adımda yeni bir keşif yapıyorsunuz. 38 milyon litre su kapasitesi, 500 tür ve 100.000’den fazla deniz canlısı burada sergileniyor. Devasa cam tünellerin içinden geçerken, balıkların zarif hareketlerini izlemek büyüleyici bir deneyim sunuyor.

Beluga balinalarının beyaz gövdeleri, karanlık suyun içinde parlıyor. Zarif yüzüşleri ve neşeli tavırları, izleyenleri kendine hayran bırakıyor. Özellikle çocukların ilgisini çeken bu bölümde, yüzlerine yansıyan heyecanı görmek mutluluğunuzu artırıyor.

2018 yılı verilerine göre yıllık ziyaretçi sayısı 2,5 milyon. Ancak siz, sanki o milyonlarca insanın içinde değil de sadece kendiniz bu büyülü dünyayı keşfediyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz.

Dubai Aquarium & Underwater Zoo (Dubai, Birleşik Arap Emirlikleri)

Ortadoğu’nun sıcak çöl havasından uzaklaşıp serin bir dünyaya adım atıyorsunuz. Dubai Mall’un içindesiniz. Etrafınızda alışveriş yapan insanlar var. Ancak sizin dikkatiniz başka bir yerde: Dubai Aquarium & Underwater Zoo.

Dünyanın en büyük akrilik panelinin önünde durduğunuzda, dev su tankının büyüklüğüne şaşkınlıkla bakakalıyorsunuz. 10 milyon litre su, 140’tan fazla tür ve 33.000’den fazla deniz canlısı burada yaşıyor.

Bir köpekbalığı grubu başınızın üzerinden geçiyor. Kum kaplanı köpekbalıkları, zarif vatozlar ve rengarenk balıklar camın arkasında dans ediyor. Su altı safari turlarının yapıldığı bu dev akvaryumda, sadece izlemekle kalmıyor, aynı zamanda suyun içine girip köpekbalıklarının arasında yüzme şansı da buluyorsunuz.

Açıldığı ilk yıl olan 2009’da 1,5 milyondan fazla ziyaretçi burayı keşfetmişti. Bugün ise bu dev sualtı dünyası her gün binlerce kişiyi kendine çekiyor.

Okinawa Churaumi Aquarium (Okinawa, Japonya)

Japonya’nın tropikal adalarından birinde, Okinawa’da denizlerin büyüsüne kapılıyorsunuz. Okinawa Churaumi Akvaryumu sizi okyanusun kalbine götürüyor.

Burada sizi en çok etkileyen şey, Kuroshio Denizi tankı oluyor. 7,5 milyon litre su kapasitesine sahip bu devasa tank, dev balina köpekbalıklarının zarif hareketlerini izlemek için en ideal yer. Özellikle manta vatozlarının geniş kanatlarıyla süzülüşü büyüleyici bir görsel şölene dönüşüyor.

720 farklı türün sergilendiği bu akvaryumda, tropikal balıklar ve rengarenk mercan resifleri arasında dolaşıyorsunuz. Bu büyüleyici alan, her yıl 3,5 milyon ziyaretçiyi kendine çekiyor.

Emaar Akvaryum (İstanbul, Türkiye)

İstanbul’un kalbinde, Emaar Square Mall’un içinde gizli bir sualtı dünyası. Kapıdan içeri adım attığınızda sizi karşılayan o serin hava, dış dünyadan tamamen kopmanızı sağlıyor.

Emaar Akvaryum, 4,5 milyon litre su kapasitesi ile İstanbul’un en büyüklerinden biri. İçinde 20.000’den fazla kara ve deniz canlısı barındırıyor. Renkli balıkların arasında dolaşırken, köpekbalıklarının heybetli yüzüşünü izlemekten kendinizi alamıyorsunuz.

Özellikle çocuklar için düzenlenen etkinlikler ve eğitim programları sayesinde, bu büyülü dünyayı keşfetmek daha da eğlenceli hale geliyor. Ailelerin uğrak noktası haline gelen Emaar Akvaryum, yıl boyunca binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor.

Bonus: Dünyanın İlk Akvaryumu – The Fish House (Londra, 1853)

Zamanda geriye gidiyoruz… 1853 yılının Londra’sındayız. Victoria dönemi Londrası’nda sanayi devriminin etkisi her yerde hissediliyor. Teknoloji hızla gelişirken, insanların doğaya olan merakı da her geçen gün artıyor. Şehirde herkesin konuştuğu yeni bir yer var: The Fish House.

İçeriye girdiğinizde o dönemin şık kıyafetleriyle süslenmiş kalabalık, akvaryumun önünde uzun kuyruklar oluşturmuş. Heyecanla içeri adım atan ziyaretçiler, ışıklandırılmış su tanklarının karşısında şaşkınlık ve hayranlıkla duraklıyor. Camın arkasındaki dünyada, daha önce sadece resimlerden görülen rengarenk balıklar yüzüyor.

Londra Zooloji Derneği’nin Regent’s Park’ta bulunan Hayvanat Bahçesi’nin bir parçası olarak inşa edilmiş bu yapı, modern anlamda ilk halka açık akvaryum olarak tarihe geçiyor. Balıkların kapalı bir sistemde sergilenebileceği fikri, o dönemin teknolojisiyle büyük bir yenilik sayılıyor. Ve işte bu fikir, The Fish House’un doğmasına yol açıyor. 

Bu balıklar arasında tropikal türler, tatlı su balıkları ve deniz balıkları yer alıyor. Özellikle karidesler, ıstakozlar ve rengarenk mercan balıkları büyük ilgi görüyor. O dönemde İngiltere’ye getirilmiş Karayip balıkları ve Hint Okyanusu’ndan gelen türler, ziyaretçilerin gözlerini büyülüyor. Her biri farklı renklerde, şekillerde ve boyutlarda.

Akvaryumda o günlerde sergilenen balık türlerinin sayısı sınırlı olsa da farklı ekosistemleri görme fikri insanlar için yeni bir macera. The Fish House, bilim insanlarının farklı türleri inceleyip araştırmalar yapmasına olanak sağlıyor.

Akvaryumun açılışı büyük bir olay olmuştu. Londra gazeteleri bu yeni yapıyı öve öve bitiremiyor. “Balık Evi”, adını duyuran herkesin görmek istediği bir mekân haline geliyor.

İlk yılın sonunda ziyaretçi sayısı 200.000’i geçiyor. Londra’nın her köşesinden insanlar akın akın buraya geliyor. The Fish House’un böylesine ilgi görmesi, kısa sürede dünyanın farklı bölgelerinde benzer yapılar kurulmasına önayak oluyor.

Bir çocuk babasının elini tutarak camın önüne yaklaşıyor. Gözleri büyülenmiş gibi balıkları izliyor. Babası eğilip çocuğun kulağına, “Bak oğlum, bunlar başka bir dünyanın canlıları,” diyor.

Ziyaretçiler arasında şaşkınlıkla karışık bir hayranlık var. Camın arkasındaki balıkların yüzüşünü izleyen insanlar, sualtı yaşamının bu kadar büyüleyici olabileceğini daha önce hiç düşünmemişti. Özellikle rengarenk mercan balıkları ve ilginç şekillere sahip deniz canlıları, ziyaretçilerin ilgisini çeken türlerin başında geliyor.

The Fish House, sadece ziyaretçilerin ilgisini çekmekle kalmıyor; bilim dünyası için de yeni kapılar aralıyor. Londra Zooloji Derneği, bu yapıyı hem halka açık bir sergi alanı hem de bilimsel araştırmalar için kullanılan bir merkez olarak görüyor.

O dönemin teknolojisiyle balıkların sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmesi büyük bir başarı olarak kabul ediliyor. Özellikle tropikal balıkların uygun su sıcaklığında ve doğru pH seviyesinde korunması, bilim insanları için bir dönüm noktası oluyor.

Neden Bu Kadar Önemliydi?

  • Kapalı bir sistemde balıkların sergilenmesi fikri tamamen yeniydi.
  • Akvaryum terimi ilk kez burada kullanıldı. Daha önce bu tür yapılar “aqua vivarium” veya “balık evi” olarak adlandırılıyordu.
  • The Fish House, bilim insanlarına farklı türleri inceleyebilme fırsatı sundu.
  • Yıllık ziyaretçi sayısı 200.000’i aştı, bu da o dönemin Londra’sı için büyük bir başarıydı.

Bugün Baktığımızda…

O dönemin Londra’sında, şaşkınlıkla ve hayranlıkla izlenen o balıklar, modern akvaryumların temelini oluşturdu. Bugün gezip gördüğümüz devasa akvaryumlar, ziyaretçilerine sualtı dünyasının büyüleyici güzelliklerini sunmaya devam ediyor. Ancak tüm bu görkemli yapılar, The Fish House’un attığı ilk adıma borçlu.